ABD üzerine “Trump bulutu” çökmekte.
“ABD’nin ilk diktatörü geliyor” yorumları yoğun…
Trump, Cumhuriyetçi Parti aday adayları arasında çok açık ara önde.
5 anketin 4’ünde “Trump, Biden’la başa baş, birinde ise gerisinde…” Halk “Biden’ı yaşlı” buluyor. Yardımcısı Kamala Harris’i ise “zayıf…” Sözün özü…
Hakkındaki 4 ciddi davayı “kumpas” algısı yaratarak kendi leyine kullanan Trump için “geliyor” denebilir.
…………………
Trump’ın beyni ve ilham perisi Steve Bannon “Trump hayatta olduğu sürece Linconln’ün partisi ona aittir. Trump ve GOP’u (Grand Old Pari=Cumhuriyetçi Parti) birbirinden ancak ölüm ayırır” diyor. (16 Kasım The Guardian-ABC TV Washington Baş muhabiri Jonathan Karl’ın yeni kitabından.) Bannon “hoşunuza gitse de gitmese de onunla uğraşmak zorunda kalacaksınız” uyarısıyla noktayı koyuyor.
DİKTATÖRÜN YOL HARİTASI
“Ne var bunda, adam seçime girer, oyları toplar, Başkan seçilir. Demokrasi alfabesinin ilk harfi seçim sandığıdır” diyenler olabilir. Ama Trump için yapılan “diktatör olacak” yorumları ve öngörüleri işin rengini değiştiriyor.
Siyaseti iyi okuma iddiasında olanlara göre “onu engelleyecek hiçbir güç yok.”
ABD’de demokrasinin temeli olan denge ve kontrol mekanizmasını bir yumrukta ezecek….
Kongreyi etkisiz hale getirecek, yargıyı kendine bağlayacak, medyayı ezecek… (Washington
Post 1 Aralık 2023-Robert Kaplan-Trump diktatörlüğü giderek kaçınılmaz hale geliyor.)
The NEW YORKER’da, John Cassidy’nin yazı başlığı ise şöyle:
“Trump’ın Faşist Retoriği 2024’un Risklerini Vurgulamakta…”
Nedir o retorik?
Trump’ın geçen cumartesi “Gaziler Günü konuşmasından dehşet verici kelimeler” bu sorunun cevabını oluşturabilir.
Trump şöyle dedi:
“Komünistlerin, faşistlerin, radikal sol haydutların köklerini kazıyacağıma söz veriyorum. Yalan söyleyen, çalan, seçimlerde hile yapan, Amerika’yı ve Amerikan rüyasını yok etmek için her şeyi yapabilen bu haşeratı ezeceğim.”
John Cassidy The New Yorker’da bu “haşerat” kelimesi üzerinde duruyor. Tarihten Nazi hayaletini çıkarıp, Trump’la eşleştiriyor.
1933’te Adolf Hitler’in şansölye olarak atanmasından birkaç gün sonra Nazi siyasetçisi Wilhelm Kube -dönemin Jewish Daily Bulletin’de yer alan habere göre- şöyle satırlara imza atmıştı:
“Yahudiler haşerat gibi bir sıra oluşturuyorlar. Postdomanplatz’dan Anhalter Banhof’a kadar… Bu haşeratları yok etmenin tek yolu onları dışarı atmaktır.”
…………………
1936’da Oswald Mosley, İngiliz faşistleri Londra’nın doğu yakasındaki Yahudileri taciz ederken Yahudilerden “Whitechapel’in oluklarındaki fareler ve haşerat” olarak söz ediyordu.
…………………
Hitler’in kendisi de benzer bir dili kullanmıştı. Örneğin… “Haşerat gibi üreyen milyonlarca aşağı ırkı ortadan kaldırma hakkına kesinlikle sahibim.”
……………….
Mussolini de “Yahu-diler” için “haşerat” kelimesini kullanırdı.
Tarihçi Ruth Ben-Ghiat “insanları haşerat diye aşağılamaktaki
amaç, onları insan algısından çıkarmak, her türlü şiddetin uygulanmasını normalleştirmektir.” diyor.
Trump için diktatörlük yolunun bir kilometre taşı daha…
Eşi Ivana Trump’ın “Donald Trump’ın başucunda zaman zaman Hitler söylemlerini gördüğünü söylediğine” de işaret edeyim.
SADIK BÜROKRAT LİSTESİ
Trump’ın “düşmanlar listesi” Biden’la başlıyor. Ve… Kongredeki Demokratlar, “Never Trump (Trump Asla)” diyen Cumhuriyetçiler, üst düzey bürokrasi, medya, göçmenler…
……………………
Trump ve ekibinin hazırladıklarından bazı satır başları şöyle:
■ İzinsiz göçmenler için dev kamplar inşa edilecek.
■ Kendisine karşı protestolar yükselişe geçerse“İsyan Yasası’nı” uygulayacak.
■ Protestoları“asker kullanarak” bastıracak.
■ AFPİ(America Fırst Policy İnstutute) ve Heritage gibi Trump’a adanmış kuruluşlar“ülke çapında 54 bin sadakati denenmiş bürokratı” saptadılar.
■ Devlet çarklarının başında bu 54 bin sadık bürokrat yer alacak.
■ AFPİ ve Heritage ayrıca “proje 2025” adı altında 900 sayfalık bir de rapor hazırladı.
■ Trump karşıtı bürokratları tek tek tespit ettiler.
■ Hepsi kovulacak. (Bunun için özel yasalar hazırlıyorlar.)
■ Federal Yüksek Mahkeme yargıçlarının yarısı zaten Trump tarafından atanmış bulunmakta.
■ ABD,“Trumpizm” yanında 1950’lerin McCarthy’ciliğinin “çocuk oyuncağı” kalacağı bir yargı sürecine sokulabilir.
■ Trump ve ekibi kendi emirlerini tereddütsüz yerine getirecek sayısız aparatçiklere (Sovyetler Birliğinde Nomenklotura zirve adamlarının altında rejime sadık bürokratlar) etkili görevler dağıtacak.
NEHİR VAPURU
Rober Kagan “Nehir teknesinde gibiyiz. Aşağıdaki şelaleye sürüklendiğimizi biliyoruz. Ama çarkı geri çeviremiyoruz” diye yazmış.
……………..
Cumhuriyetçi eski Kongre üyesi Liz Cheney ise “Trump diktatörlüğe ilerlerken, ABD’liler uyur gezer durumdalar” diyor.
Liz Cheney ayrıca CBS Televizyonu’na verdiği röportajda şu alarmda bulundu: “Trump’ın zaferi Amerika Cumhu-riyeti’nin sonu olabilir.”
ENSEYİ KARARTMAYALIM
Bütün bunlar, sadece Amerikalılar değil başta NATO üyeleri olmak üzere batı devletleri için de kaygı konusu.
Ama gene de Çetin Altan’ın söylemiyle “enseyi karartmayalım.”
Dünkü Washington Post’ta Greg Sargent -olası- “Trump diktatörlüğü” kaygıları taşıyanlarla “Tyrannus Trumpus (Tiran Trump)” diyerek dalga geçiyor.
Kumandan Sezar, Avrupa’daki zaferlerden yurduna dönüşte, senatörlerin “Rubicon Irmağı’nı geçme” uyarısını dinlememişti. Ordusuyla Roma’ya yürüdü, Cumhuriyeti yıktı ve Tiran (despot, zalim egemen) oldu. Tyrannus Trumpus da “Rubicon Irmağı” olarak tanımlanan “hakkındaki 4 ciddi” davayı aşarak Beyaz Saraya varacak mı?
…………………
Ve Greh Sargen sağduyulu cesur direniş çağrısı da yapıyor.
Diktatörlüğe yürüyenler ve çevresindekiler iktidara gelişin “önlenemez kader olduğu” algısını yaratırlar.
Diktatörlüğe yürüyen lideri “olduğundan çok daha güçlü” gösterirler.
Amaç “seçmeni (halkı) hatta karşıtları böylece hipnotize” etmektir.
Ancak toplumu ve kurumları felç eden kabuslara kapılmak yok…
Bu toplum, bu kongre, bu yargı, bu halk yakın geçmişte Trump’a direndi.
Onu engelledi.
Muhtemelen bunu tekrar yapacak.
ÖNEMLİ NOT: Önceki yazımda bir avuç bile denemeyecek kadar azınlıkta Yahudi fanatiğin “Üçüncü Tapınak”ı, Kubbet-ül Sahra ve Mescid-i Aksa’yı yıkarak onların üzerinde inşaa etmek projesinden bahsetmiştim. Aslında bu bir proje değil, olsa olsa bir ham hayal. İsraillilerin çok büyük çoğunluğu böyle bir çılgınlığa karşı… Kaldı ki yıkılmış olan “İkinci Tapınak” sınırları Müslümanların bu iki kutsal camisinin avlu içlerine kadar ancak uzanabiliyordu. İsrailli Yahudilerin çoğunluğu ikinci tapınağın sağlam kalan “Ağlama Duvarı”nı ibadetleri için yeterli buluyorlar. Ateşle oynayarak “Din Savaşları”na yol açabilecek bir çılgınlığa karşılar.